Kolon kanserinin belirtilerinden birinin de tekrarlayan ishal olduğu biliniyor. En çok 50 yaş ve üzerindeki kişilerde görülen kolon kanserini; fiziksel hareketsizlik, obezite, alkol, kırmızı ve özellikle de işlenmiş et (salam, sucuk, sosis vb.) ve hayvansal yağların aşırı tüketimi tetikliyor.
Erken teşhis ve doğru cerrahi müdahalenin hastalara uzun yaşam fırsatı verebildiğini söyleyen Central Hospital’dan Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. M. Rafet Yiğitbaşı, kolon kanseri hakkında bilinmesi gerekenleri ve tedavi yöntemlerini anlatıyor.
HAREKETSİZLİK OBEZİTE VE AŞIRI SİGARA TÜKETİMİ KOLON KANSERİNİ TETİKLİYOR
Kolon kanseri, oldukça ciddi ve yaygın bir hastalık olarak değerlendiriliyor. Genellikle batı bölgelerinde diğer yerlere oranla daha yaygın olarak görülüyor. Her 10000 kişiden 1’i kolon kanserine yakalanıyor. Cinsiyet farkı gözetmeyen kolon kanseri; sıralamaya girdiğinde tüm kanser türleri arasında yaygınlık bakımından 3. sırayı alıyor.
AİLESİNDE BAĞIRSAK POLİP HASTALIĞI OLANLAR DİKKAT ETMELİ
50 yaşından sonra her kişiye, kolorektal tetkikler önerilmektedir. Burada aileden gelen bağırsak polip hastalığı, ülseratif kolit ve bazı konjenital sendromlar yüksek risk grubu olarak kabul edilmektedir. Kolorektal kanserlerde ortalama tanı koyma yaşı 62'dir. Yaş ilerledikçe risk oranı yükselir. Kolon kanseri çocukluk yaşlarında seyrek görülmekle birlikte, genç yaş hastalarda genellikle ailevi - genetik faktörler etkili olmaktadır.
SABAH İSHALLETİ VE AŞIRI KİLO KAYBI BELİRTİ OLABİLİR
Kolon, anatomik olarak bakıldığında sağ alt karından yukarı ve sola doğru dolanıp anüste sonlanır. Yaklaşık 1 metre uzunluğuna sahip kolon yani kalın bağırsak; sağ, yatay (transvers), inen (sol) ve son bağırsak (rektum) bölümleriyle değerlendirilir. Kökenini bu anatomik bölümlerden alan kanserler; klinik, patolojik ve tedavi yaklaşımları yönleriyle farklı özellik ve davranışlara sahiptirler. Sağ ve sol kolon kanserlerinin alarm verici belirtileri de farklılık gösterir. Sağ kolon kanserleri lümen içine doğru yavaş büyüyen kitleler oluşturur. Bu özelliği nedeniyle sağ kolon kanserleri gizli kan kaybına bağlı anemi, rektum kanserleri dışkıda kan görülmesi ile birlikte görülürken, sol kolon kanserleri dışkılama düzeni bozulması ve tekrarlayan ishal ile kendini hatırlatır. Bu şikâyetleri olan hastalara dikkatle yaklaşılmalıdır. Sabah ishalleri bir uyarıcı olabilir. Sık dışkılama ve dışkı çapında değişiklikler, gaz, kötü koku ve kilo kaybı eşlik eden diğer klinik bulgularıdır.
Sol kolon kanserleri kolon duvarını sıkıştırıcı tarzda çepeçevre saran bir özelliğe sahiptir. Değişik derecelerde bağırsak geçişinde tıkanmalara neden olabilmektedir. Bu tıkanma belli bir dereceye ulaştığında, gelip geçen kıvrandırıcı karın ağrıları ve büyük abdest düzeninde bozulmalar ortaya çıkar. Sol kolon kanserlerinde başlangıçta kabızlık ön plandadır. Bir durgunluğa maruz kalan bağırsak muhtevası, ortamdaki bakterilerin faaliyetleri sonucu sulu kıvama dönüşerek ishal tarzında boşalabilir. Özellikle öncesinde kramp tarzında karın ağrıları ve seyrek dışkılama ile ardından görülen ishal tablosu, bir sol kolon tümörünün habercisi olabilir.
Bir gıda zehirlenmesi ve ishalin diğer nedenleri dışlanabildiği takdirde, özellikle orta yaşın üstündeki kişilerde, yukarıda tanımlandığı gibi tekrarlayan ishal durumu mevcut ise, kolon tümörü olasılığını aydınlatabilmek için mutlaka kolonoskopik incelemeye başvurulmalıdır. İnceleme ihmal edilirse, kolonun tam tıkanması sonucu ile yüz yüze kalınabilir.
KOLONOSKOPİK TARAMA İHMAL EDİLMEMELİ
Dünya Sağlık Örgütü, kolon kanserinin erken tanısı için kolonoskopik incelemeyi altın standart olarak önermektedir. Kolonoskopi testleri, teknolojinin gelişmesi ile birlikte daha kolay, ağrısız ve kısa sürede yapılabilmektedir. Kolonoskopi, 50 yaşından sonra herkese yapılmalıdır. Ancak ailede birden fazla kişide kalın bağırsak kanseri veya yaygın polip sorunu var ise, kolonoskopik taramanın 20 yaşından itibaren yapılması önerilir. Polip tespit edildiyse en geç senede 1 kere kolonoskopi yapılmalı, polip kaybolduysa tarama 3 seneye indirilmelidir. Kanser tanısı mutlaka biyopsiyle konulmalıdır.
Kolon kanseri taraması için 50 yaş üstü kişilerde, Ulusal Kanser Enstitüsü’nce yılda bir kez parmakla rektal muayene ve gaitada gizli kan testi önerilmektedir. Şüphe çeken durum saptananlarda ise kolonoskopi ve biyopsi eklenmelidir.
TEDAVİDE ERKEN TEŞHİS VE DOĞRU CERRAHİ MÜDAHELE ÖNEMLİ
Kolon kanseri tedavisinde başarılı olabilmek için erken tanı büyük önem taşımaktadır. Öncelikle hastalığın belirtilerini yaşayan kişinin doktora başvurması, hastalığa neden olan sebeplerin özellikle poliplerin araştırılması ve belirlenmesi gerekir. Kolorektal tümörlerin tedavisi ise; hastalığın boyutuna, yerleşim yerine, evresine, hastanın genel sağlık durumuna ve diğer faktörlere bağlı olarak planlanır.
Kolon kanserinin tedavisi cerrahidir. Tümörlü olan kısım cerrahi yöntemlerle çıkarılarak, barsak devamlılığı yeniden sağlanır. Bu sayede tümörün yayılması engellenir. Eğer kanser güvenlik mesafesi olmayacak kadar anüse yakın bir yere yerleşmiş ise, anüsün tamamen çıkarılması ve bağırsağın karın duvarına ağızlaştırılması gerekebilir.
TEDAVİ SÜRECİNDE AİLE DESTEĞİ ÖNEMLİ
Tedavi sürecinde kullanılan ilaçlar, kişinin hastalıkla savaşmasına yardımcı olması açısından çok ağır değildir. Operasyon sonrasında hasta mutlaka dinlenmelidir. Kolon kanserleri, erken tanı konulduğu ve yeterli bir cerrahi işlem uygulandığı takdirde, başarıyla tedavi edilebilen ve hastaların uzun yaşam fırsatı elde edebildiği bir hastalıktır. Tedavi sürecinde ailenin desteği, hastayı daha hızlı bir iyileşme sürecine sokacaktır. Yapılan tedavilerin dışında morali yüksek olan hasta, kısa zamanda tedaviye olumlu cevap verecektir.
HAREKETSİZLİK OBEZİTE VE AŞIRI SİGARA TÜKETİMİ HASTALIĞI TETİKLİYOR
Araştırmalar bazı davranış biçimlerinin kolorektal kanserle ilişkili olduğunu göstermektedir. Fiziksel olarak hareketsizlik, obezite, aşırı alkol tüketimi, kırmızı veya işlenmiş et, rafine edilmiş tahıl ve hayvansal yağlar başta olmak üzere yağ açısından zengin beslenen kişilerde kolon kanserine yakalanma riski artmaktadır. Ayrıca, sigara içen kişilerin kolorektal kansere yakalanma olasılığı içmeyenlere göre yüzde 30-40 daha fazla olmaktadır.
-
0 yorum:
Yorum Gönder